4 Şubat 2018 Pazar

Bilim İnsanları ve Özellikleri

William Harvey

Bu makalemizin bilim adamı William Harvey 1578’de doğan İngiliz bir fizikçidir. Fizikçi olmasının yanı sıra ilk olarak tamamen sistemik sirkülasyonu (kan dolaşımı) detaylandırması ve beyine ve kalp tarafından bütün vücuda pompalanmakta olan kanın özelliklerini tanımlamasıyla bilim dünyası tarafından tanınırlığını sağlamıştır.
1628’de Kalbin ve Kanın Hareketi Üzerine diye bir kitap yayınladı. Kitap, yaptığı birçok gözlemi içeriyordu ve kanın vücuttaki dolaşımıyla ilgili kuramlarını anlatmıştı.
Kendi deneylerinden yola çıkarak dolaşım kavramını ortaya attı. Kanın kalpten atardamarlar yoluyla dışarı akıp, toplardamarlar yoluyla tekrar kalbe geri döndüğünü gösterdi. Harvey, büyük toplardamarlardaki kapakçıların kanı geriye, kalbe doğru yönelttiğini, kalpteki kapakçılarınsa kanın vücutta tek bir doğrultuda akarak dolaşmasını sağladığını fark etti. Ayrıca, kalbin kanın dolaşması için bir pompa görevi gördüğünü de tespit etti.

Ayrıca, ince damarların toplardamarlar ile atardamarları birbirine bağlaması gerektiğini tahmin etmişti; ama kanıtlayamamıştı. Fakat daha sonra kanıtlandıktan sonra, onun bu konudaki görüşünün ne kadar doğru olduğu da ortaya çıktı.


 Rosalind Franklin


Adı çok fazla ön plana çıkmamış ve hayatında kritik dönüm noktaları olan bir bilim insanının daha hikâyesini anlatmaya başlıyoruz. Bu seferki bilim insanı Kolejde henüz bir asistanken DNA’nın sarmal yapısını ilk defa keşfetmiş olan kimyager Rosalind Franklin. 1920’de doğan Franklin daha çok DNA yapısının çözülmesine yaptığı önemli katkılarla tanınır.
Virüsler üzerinde çalışan Franklin, daha iyi görüntü alabilmek için X ışını demetini daraltmıştı ve X ışınının kristalografisiyle (minerallerin şekillerini ve içyapılarını inceleyen bir dal) DNA yapısına ait ilk fotoğrafları çekmiştir. Elde edilen görüntüler o zamana kadarki en iyi görüntülerdir. Bu çalışma sonucunda, DNA’nın yapısının bulunuşunda ve kalıtsal bilgilerin kuşaklar arası geçişi önemli bir şekilde aydınlatıldı.
Yine daha önce Oktay Sinanoğlu makalesinde bahsettiğim James Watson ve Francis Crick de, Franklin ve Wilkins’in yürüttüğü çalışmadan da faydalanarak, tel parçalarıyla plastik toplardan bir DNA modeli yaptılar. Sarmal yapı ve replikasyonu açıklayan bu model(ki günümüzde tüm biyoloji derslerinde gösterilen ve okutulan modelden bahsediyoruz) 20. Yy’ın en büyük buluşu olarak çoğu bilim adamı tarafından kabul edildi. Kaderi de Marie Curie’ye çok benzeyerek genç yaşta 1958’de (38 yaşındayken) kanserden hayatını kaybettikten sonra, 1962’de Watson-Crick-Wilkins üçlüsü DNA üzerine çalışmalarıyla Nobel Tıp Ödülü’nü kazandı. Genç yaşta kanserden ölmeseydi, Rosalind Franklin de ödülü onlarla paylaşabilirdi.

Robert Hooke


Size yine isminden o kadar da bahsedilmeyen (bir nevi Tesla gibi), bir o kadar da bilim ekosistemine yaptığı katkılarla çağ atlattırmış bir ismin hikâyesini ele alacağız. İngiliz doğa filozofu, mimar Robert Hooke’tan bahsedeceğiz. 1635’te İngiltere’de doğan Hooke daha çok fizik ve kimya üzerine çalışmalarını yürütmüştür. Eş zamanlı olarak Kraliyet Topluğu ’nun (Hooke çoğu çalışmasını ve deneyini burada yürütmüştür) bir üyesi, Gresham’da geometri profesörlüğü gibi organizasyonlarda aktif görev almıştır. Başka bir açıdan, zamanının en önemli mimarlarından birisi olan Hooke, günümüz Londra mimarisinin üzerine yoğun bir etki bırakan tasarımlarıyla birçok yapıya imzasını atmıştır.
Hücre ilk defa 1965 yılında ölü mantar dokusunda boş odacıklar şeklinde keşfedildi. Yine İngilizce manası “cell” olan hücrenin bir şekilde kâşifi olmuştur. Yine fosil kavramını da ortaya atan ilk kişidir.Elastiklik kanunu yine onun bir eseridir. Cisimlerin uzamalarının, üzerine etkiyen kuvvet ile doğru orantılı olduğunu bulmuştur. (Hooke Yasalarından birisidir.)Mikroskopa ışık düzenini koymuştur. 19. Yy’de mikroskobu bularak mikrobiyolojinin temellerini de bir manada atmıştır.
Hooke geliştirdiği mikroskobun yanı sıra, böceklerin ve diğer canlıların daha önce görülmemiş yapılarının çizimlerini günlüğüne yapmıştır.Yine daha çok soyadıyla bilinen Hooke yasasıyla elastik deformasyon durumunda mühendislerin kullandığı başat kanunlardan birisidir.Isındığında genleşme ve göreceli bir şekilde geniş uzaklıklarla birbirinden ayrılan partiküllerden havanın oluştuğunu ortaya koyan ilk kişilerden birisidir. Yine mimar kimliği dolayısıyla harita yapma ve şehir planları çıkarmada öncülük etmiştir.

Bilim insanlarının hayatları ve özellikleri hakkında daha detaylı bilgi  için Bilim insanları bağlantısına  tıklayın


1 yorum:

  1. Sayın
    Yazılarınızdan bazılarını kaynak göstererek MEDENİYET VE PEDAGOJİ TARİHİ adlı kitabıma almak istiyorum.
    İzin verip vermeyeceğinizi mail adresime bildirmenizi rica ederim. Saygılarımla.
    Dr. Nusret Alperen
    nusretalperen1944@Ggmail.com

    YanıtlaSil